Hindistan Turu IYF 2016

Hindistan Turu 

26 Şubat 2016

İstFB_IMG_1457750621029anbul Atatürk Havalimanı’nda başlıyor serüvenimiz. 13  ayrı yaşam biçimi olan insanlar olarak bir araya geldik. Mert Güler’in önderliğinde çıktığımız bu yolculuğun 13 kahramanıydık.

İlk karşılaşmamız olmasına rağmen, sanki birbirini tanıyan insanlar olarak bir araya gelmiştik. En azından ben, Mert Hoca hariç diğerlerini  ilk kez orada gördüm. grup sinerjisi aynı bu fotoğraftaki gibi güzel, samimi ve huzur doluydu.

Bizi nelerin beklediğini bilmeden ayrıldık Türkiye’ye şimdilik veda ederek.

5 – 6 saat sonrasında ilk durağımız Bahreyn oldu. Aktarma sırasında bir kaç saat Bahreyn havasını ve insanlarını soluduk.

27 Şubat 2016

Tekrar uçak ve yaklaşık 5-6 saat sonra hoş geldik Eski Delhi’ye. Sabahın 05.00  i gibi hava alanındaydık. Dışarı çıktığımızda alaca karanlıkla karışık bir sis bulutunun hakim olduğunu gördüm. Havaalanının dışında bir kaç otobüs vardı. O otobüsleri görünce gözlerimiz fal taşı gibi açıldı. Eski hatta hiç bu kadar eskisini görmemiştik sanki daha önce. Aklımıza gelen ilk soru bizi bekleyen otobüs te böyle mi acaba ? idi. gülüşmeler başladı aramızda. Eli yüzü düzgün bir otobüs gelince içimiz ferahladı.

Şaşkınlık içinde trafiği seyrederken buldum kendimi. Hem çok hızlı araç kullanıyorlar hem de sürekli kornaya basıyorlar. Yolda ki manzara da bir başka ruh haline sokuyordu beni. İlk gidişim olduğu için her şey ilginç geliyordu bana. Yollarda uyuyan sadular. Biraz döküntü gibi duran ve temiz olduğu söylenemez dedirtecek türden caddeler. Ailece taşlarda uyuyan insanlar. Nasıl anlatılır bilmiyorum ama neden böyle yaşıyorlar ki sorusunu sormama sebep olan manzaralar vardı karşımda.

Delhi de kalacağımız otele geçtik,  eşyalarımızı bırakarak tekrar yolla çıktık.

Hindistan’ın lezzetini tatmaya gelmişti sıra ve güzel bir kahvaltı için hazırdık. Umduğumuzdan daha güzel bir kahvaltı sonrası, karnımız tok sırtımız pek döküldük tekrar yollara 🙂

İlk olarak Müslüman Mahallasinde bulunan Nizameddin Türbesi ni ziyaret ettik.

Bu türbe, müslüman mahallesinin içinde yer alıyor. Mahalle anlatılmaz yaşanır. Belki de Hindistan konusunda kafamı en çok k20160227_094007arıştıran yerdi orası. Müslümanlıkta temizliğe ne kadar önem verildiğini bilerek orası nasıl böyle olabilir ki diye sorguladım.

Dualarımızı edip ayrılıyoruz oradan. Sufi Dergahını ve Krişna Tapınağını’da ziyaret ettikten sonra Humayun Türbesi ne geçtik.

Hümayun Türbesi Babür İmparatoru Hümâyun Şah’ın ölümünden 9 yıl sonra, Babür İmparatorluğu’nun ikinci hükümdarı olan Hümayun’un eşi Bega Begüm’ün (Hacı Begüm) talimatıyla 1565 yılında inşasına başlanıp, 1572 yılında tamamlanmış ve 1993 yılında da Unesco Dünya Mirası Listesi’ne alınmış görülmeye gerçekten değer bir yer. Yolunuz bir gün Hindistan ‘ a düşerse mutlaka ziyaret edin. 

Ardından geçiyoruz gene muhteşem görünen bir yapıyı ziyarete. Lotus Tapınağı. Daha uzaktan bile insanı etkileyen bir mimariye sahip. Bu yapı ile ilgili bilgi  şöyle;

 

Hindistan’ın başkenti Delhi’de bulunan Lotus Tapınağı; dünyanın çeşitli yerlerinde bulunan 7 Bahai Tapınağı’ndan sonuncusu.09 Lotus Çiçeği biçimindeki beyaz mermerden 45 lotus yaprağı kullanılarak şekil verilmiş olan bir tapınak. İçeride derin bir sessizlik hakim. Fotoğraf  çekmemiz, konuşmamız, ses çıkarmamız yasak.
Bu tapınak 1986’da tamamlanmış etrafında da 9 adet havuz var ve pek çok mimari ödül almış. Tapınakların ortak özelliği 9 girişinin olması. 9 giriş dünyada 9 dinin varlığını gösteren bir inanç. Hiçbir heykel ya da başka bir şey olmayan sadece mermer oturma yerleri olan bu yapıda kendimizden geçiyoruz, çünkü içeride değişik bir meditatif duruma sokan bir energöz mide gönül doyuran Hint yemekleriji var.

Onca uzun saatler uçup uzun yollardan geldiğimiz halde keyfimiz, neşemiz yerindeydi. Enerjimiz süperdi. Akşama doğru döndüğümüz otelimize girip duşumuzu aldık ve artık sıra geldi Hint yemeklerini tatmaya dedik . Teras manzaralı derme çatma olan bir kafeye geçtik. Çarşının içinde, ışıklarla ve Hintlilerin renkli giyimleriyle bezenmiş Delhi de bayram havası vardı sanki.

Fotoğraftan da anlaşılacağı gibi Hindistan sadece gözünü doyurmuyor insanın. Midesini ve ruhunu da doyurmayı bilen bir cömertliğe sahip.

Hindistan da aç kalırsın diyenlere buradan sesleniyorum. Vejeteryan beslenme şeklini seçen Hintliler ağızlarının tadını oldukça iyi biliyorlar. Burada rehberinde çok önemi var tabi. Sevgili Mert Hoca ve asistanları Hindistan’ı senede iki gez ziyaret ediyorlar ve nerede ne yeneceği konusunda oldukça deneyimliler. Böylelikle biz de leziz Hint yemeklerini tattık. Teşekkürler Mert Güler.

Yemekler yendi, alışveriş yapıldı ve sanki bir haftayı bir güne sığdırmışçasına yaptığımız ziyaretlerin ardından güzel bir uykuyu hak ettik  ve çekildik odalarımıza. Otelimiz de gayet iyiydi. Özellikle Melis’le bizim odamız balayı odasıydı. Bu da bir şans 🙂 Sevdiklerimizle haberleşmenin keyfini de yaşadık odaya girer girmez. İnternete acıkmış halimizde komikti aslında 🙂

İyi geceler Hindistan. Bizi bugün en güzel şekilde ağırladığın için teşekkür ediyorum diyerek uykuya daldım. 🙂

28 Şubat 2016

Sabah 06.00 da kalkıp güzel bir kahvaltı ziyafetinden ve yolda  hindistan cevizi içmenin keyfini yaşadıktan sonra, rotamız  Tac Mahal ‘ e doğru yöneldi.

renklerinizi seviyorum sizin Hindistan kadınlarıHindistan’ın Agra kentinde bulunan Tac Mahal, dünyanın 7 harikasından biri olma özelliğine sahip. Babür İmparatoru Şah Cihan’ ın 7 eşinden en sevdiği hanımı, 14. çocuğunu doğururken hayatını kaybeden Mümtaz Mahal anısına yapmış. Eşine olan aşkı onu bu yapıyı yapmaya yöneltmiş. Kim demiş erkekler aşık olamaz diye. 🙂

İnşasına 1632 yılında başlanmış  21 yıl  boyunca 22.000 işçi çalışmış. Birçok farklı bölgeden getirilen taşların taşınmasında 1000 fil kullanılmış.  Taç Mahal gün içinde farklı renklere bürünüyormuş. ”Gün doğumuyla birlikte pembemsi ve en güzel rengini gösteren Tac Mahal kısa bir süre sonra beyaz görünümüne döner diyorlar. Ayışığıyla beraber de altınımsı bir renk alırmış. Efsaneler bu eşsiz özelliğin kadınların, özellikle de Mümtaz Mahal’in his değişikliklerini yansıtır” diyorlar. Biz akşamüstü gittiğimiz için renk değişimini göremedik ama gördüklerimizde yeterdi bize etkilenmemiz için.

Şah Cihan, Taç Mahal’in yapımından kısa bir süre sonrasında oğlu tarafından devrilmiş ve hayatını Tac Mahal manzaralı odasında hapis hayatı yaşayarak geçirmiş.

Gerçekten göz kamaştırıcı etki yaratıyor insanın üzerinde Tac Mahal.

Ardından kırmızı şehir diye anılan, Agrafort’ a geçiyoruz12794535_10154080463585815_1910180826194699687_n

Bollywood’un klasik ve en çok izlenen filmlerine bir çok kez mekan olmuş, kırmızı şehir Agrafort’ tan sonra;

Ekber Anıt Mezarını ziyaret ediyoruz. Bahçesi cennet diye anılıyor. Tavus kuşları, ceylanlar, maymunlar ve havasında derin huzurla gerçekten cennet mi burası dedirtiyor insana. Güneşin batışını da seyrederken derin bir gevşeme yaşıyoruz. Sonrasında gene lezzetlerine doyum olmayacak bir restourant ta yemeğimizi yiyip,  10 saatlik bir Rishikesh yolculuğu için yola çıktık.

29 Şubat 2016

Sabah saat 05.00 Rishikesh’ teyiz. Otelimize yerleşip, kahvaltımızı yapıp biraz dinlendik. Bir masaj ve ardından içilen bir  kahve süperdi. Dinlenip çıkıyoruz bölgeyi keşfe. Bu otelimizde çok güzel ve konforlu. Otele yerleştikten sonra çevreyi keşfe çıkıp ilk olarak  Parmath Niketan Aşram’ını ziyaret ediyoruz.

Aşram ( Sanskritçe: आश्रम ), antik Hindistan’da orman içinde ya da dağda, bilgelerin dünyanın telaşından uzak, huzur içinde yaşadıkları yerlere verilen Sanskritçe bir addır. Bu yerler inzivaya çekilmek için kullanıldığı kadar eğitim için de kullanılır.

Belgelerimizi, aşram ‘ a giriş biletlerimiz gibi olan kolluklarımızı alıp gezmeye başladık. Gelen hocalarla karşılaştık. Özellikle Mert Hoca ya gösterilen ilgi gerçekten görmeye değerdi.

Herkes sıcak, herkes güler yüzlü, atmosfer heyecan vermeye başlamıştı. Oradan ayrılıp çarşıyı gezmeye başladık.

Hindistan IYF 2016 Aşram yazımda anlatmaya devam ediyorum.

Tüm fotoğraflar için buraya tıklayınız.

sanki evimdeyimKişisel Gelişim Uzmanı * Yoga Eğitmeni * Nefes Terapisti

 

 

 

 

 

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.