Ölüm Şehri Varanasi
04 mart 2019 Pazartesi
Yaklaşık 2.30 saatlik bir yolculuğun ardından son durağımız olan ölüm şehri de denilen Varanasi ye ulaşmıştık. İşte artık sanki gerçek Hindistan burası mı deyip sizi daha çok sorgulamalara yönlendiren yerdeydik. Ölümün şehri de denilme sebebi, bu şehre insanlar ömürlerini burada tamamlamak ve ardından burada yakılmak için geliyorlar. Aynı zamanda bir hac merkezi burası onlar için. Burada ölür ve yakılırlarsa bir daha dünyaya gelmeyeceklerine, mokşaya ereceklerine inanıyorlar.
5000 yıllık bu şehir Hinduizm ve Jainizm açısından dünyanın kutsal sayılan 7 şehrinden biri. Hindistan konusunda algılarınız zorlayacak olan bir yer. Üstüne üstlük bir de şu meşhur festival için 3 milyonluk nüfusu bu tarihte 8 milyona çıkıyormuş. Biz de tam o güne denk gelmenin şanslısı mı şanssızı mıyız bilemedim. Her yer öyle kalabalık ki anlatılır gibi değil. Ben Hindistan denilince pis kavramını hemen hemen hiç kullanmadım bugüne kadar. Kimine göre göre pis onlara göre doğal olan bu yaşam biçimi bugün biraz benim bile sınırlarımı zorladı diyebilirim. Yolda bir kuyruk var 2 km lik, sanki bedava yemek dağıtıyorlar. Shiva manastırına gidip yüzlerini sürüp ibadetlerini gerçekleştirmek için sabah akşam uyumadan bekleyen, yaşlısı genci ile dolu bir kuyruk.. Genellikle de güneyden gelen hacı adaylarının tercih ettiği bir şehirmiş burası. Uçakta sohbet ettiğim birinden öğrendiğim kadarı ile bir de Gaya diye bir yer var orasıda Varanasi’den önce. Uçağımız ilk orada indi bir kısım halk oradadkş hac merkezine gitti allahtanki.
İlk ziyaret yeri olarak Saranath Tapınağına gidiyoruz. Bu tapınağın önemi Varanasi’nin en önemli Budist tapınağı. Buda’nın aydınlanmasından sonra buraya gelip öğretilerini paylaştığı yer. Moğollar gelip burayı yerle bir etse de daha sonra alınan desteklerle tekrar inşa edilmiş. Duvarlarında Buda’nın doğumundan, aydınlanmasına ve ölümüne kadar her şey Japon bir ressam tarafından resmedilmiş.
Buda Kimdir?
Asıl adı Siddartha Gautama olan Buda bir kralın oğludur. Doğmadan önce doğacağı kendilerine müjdelenen erkenden yürümeye ve konuşmaya başlayarak farklı bir çocuk olduğunu ailesine göstermiştir. Zenginlik içinde büyüyen Siddartha evlenir çocuğu olur, tam da babasına yapılan kehanette ki gibi bir gün dışarda yoksulluk çeken halkı görünce karısı ve çocuğuna rağmen sarayı terk eder ve yıllarca yaşamını idame edecek şekilde beslenerek meditasyon yoluyla aydınlanmaya çalışan Siddartha’ya bir köylü kız biraz yemek ve sus verir ve açlıkla aydınlanamayacağını düşünen Siddartha 4 5 yıl daha banyan ağacının altında 35 yaşındayken aydınlanmaya ulaşır. Aydınlanması sonrasında fark eder ki ‘hayat aslında acı çekmektir.’’ Çok fazla arzuyla doluyuz, . arzularımızı bıraktığımızda acı çekmekten kurtulabiliriz. O zaman isteklerimizi durdurmalıyız’’ der.
Budizm ve Hinduizm arasında ki farklardan biri budizmin daha hoşgörülü bir din olamsıdır. Aslında Budizm bir din değil felsefedir denir. Diğer bir fark ise, kast sistemi yoktur. Herkes eşittir budha ya göre. O sebeple Budizm insanlar tarafından çabuk benimsenir ve Hinduizm de Budizm bşr parçası gibi kabul edip tapınaklarına Budist heykelleri koyar. Kollarını açmıştır artık. Budizm de Hinduizm i kucaklar aynı şekilde. Buda bu öğretilerianlatmak adına dolaşarak insanlara öz yaşamı anlatmaya başlar. Budizm i anlamak için Siddartha kitabını okumanızı tavsiye ederim.
Saranath tapınağının arka bahçesindeki huzuru duyumsayabiliyorsunuz. Ortada kapısı olmayan stupa ve Moğol istilasından sonra harab edilmiş stupalar var. Bir de yere yapılmış düz yuvarlak Gerçeklik adını verdidkleri stupalar var. O dönemlerde burası kasaba olarak kullanılıyormuş.
Öğrencileriyle gelen Budistlerin ibadet edişlerine tanıklık ettik içimşz huzurla dolarken ve ardından aarti alanına doğru gitmek için tuk tuka yani rikşaya binerek dar, kalabalık hatta çok kalabalık yollarından geçerek iğne atsan yere düşmez bir alana geldik. Bayram yerimi desem mahşer yerimi ? Bunları yazıyorum çünkü eğer bu tarihlerde orada olacaksanız sürpriz olmasın size. Tabi bu kalabalığın içinden kendimizi sıyırıp aeracımıza doğru koşar adımlarla yol aldık abartmıyorum valla aynen bu durumdaydık. Varanasi ipek böceğiyle ünlü bir yer olduğu için tabi ipeğiyle de ünlü bir yer. Bir ipek dokuma atölyesine geçtik. O dokuma tezgahını görseniz bu kadar ilkel bir alet akıllara zarar dokumalar çıkarıyor. 100 yıllık sanatlardan biri. Artık yeni nesil yapmıyor bu üretimi. İpekçilikte sanayileşmiş anlayacağınız. Eski dokuma tezgahları, çeşit çeşit ipekleri de gördükten sonra artık otele gitme zamanı gelmişti. Amaya Otel. Daha önce gittiğimiz otelde çok güzeldi ama bu bir başka içimizi açtı resmen. Varanasi’in o kaus ortamından sonra burada yenğden hayat bulmuştuk. Zengin ve lezzetli yemekleriyle mutfağı da iyiydi.
05 Mart 2019 Salı
Sabahın ilk ışıkları bizimle doğsun diye 5.00 te aatık kendimizi nehir kenarına. Karıklarımıza bindiğimizde Varanasi çoktan güne günaydın demişti. Herkes oradaydı sanki. Ghat dedikleri, nehir kenarına inen basamaklar doluydu. Sadular, naga sadular, çıplaklar, yarı çıplaklar, yabancı turistler, hacı olmaya gelmiş Hintliler, Budistler, ve biz Türkler hepimiz oradaydık ve nihayet güneş te göstermişti gül cemalini. Yol boyu anlatıyordu rehberimiz arada fotoğraflarımızı çekmeyi ihmal etmeden. Ghatlarda bile kast sistemi vardı. İsimleri vardı. Ölü yakma ritüelinden bahsediyordu. İlginç olan o gün hiç yakılan ölü olmaması idi. Ghat ghat gezip güneşin doğuş seremonisini de nehire bıraktığımız sunaklarla kutladıktan sonra döndük başladığımız yere. Dar sokaklarından turistik dükkanların olduğu, özellikle içeri girer girmez masala denen özelçaylarının ikram edildiği, küçüldükçe değeri arttığı söylenen rudrakşaların satıldığı dükkana uğruyor ve oradan hızlı bir turla duvardaki n,şelrin bile tapınaklara döndürüldüğü sokaklardan geçip gidiyoruz.
Sonraki temple mız Bharat Mata Temple. 3 boyutlu ve mermerden yapılmış bir Hindistan haritasının olduğu bir tapınak. Görülmesi gereken bir yer olmasının sebebi o zamanın şartlarına göre milimetrik ölçülerle böyle bir eserin yapılabilmiş olması. Oradan çıkıp gidilecek diğer bir yer dünyaca ünlü olan Banaras Hindu Üniversitesi. Spiritüalizme dair ne varsa eğitim verildiği, yani fizik bilimden ruh bilime her şeyi bir arad bulabileceğiniz bir üniversiteden geçerken arada uyuklamaya da başladık yüzümüze vuran güneş uykumuzu getirmşti. Rehber anlatıyor ninni gib geliyor kulağa anlattıkları. Araçtan inmeden meşhuur Durga tapınağını gördük tabi oraya girmemiz yasak olduğundan öylece uzaktan baktık sadece. Temple temple gezerken vakit otele dönme vaktine gelmişti. Kahvaltımızı yaptıktan sonra ver elini havalimanı ve evimiz gibi olan Delhi deki otelimize dönme zamanı.
Güzel bir kahvaltı ve haydi koş hava limanına modundan Delhi ye iniyoruz moduna geçtik. Sevimli şoförümüz tekrar bizi karşıladı ve bir çarşı turu ardından geçtik otelimize. Artık son gecemiz diyerek otele yakın şirin bir adı Dıngın kafe olan yere gittik. Çok güzel sevimli ve lezzetli bir yer burası. Sanırım bu bölge biraz asortik. Evleri, kafeleri yoları güzel. Gece yarısı havalimanına giderek sabah 06.00 uçağı ile uçtuk İstanbul’a. Aklınızda olsun havalimanına giderken ya ekranınızda ya da basılı olarak bilet yanınızda olsun yoksa içeri giremezsiniz notunu da düşeyim buraya içim rahat etsin : )
Gene çok eğlenip çok güldüğümüz çok yer görüp tarihle yıkanıp, sultanlardan krallara, şahlardan manastırlara, tanrılardan stupalara giden kültür, renk, inanç mozaiğini içtiğimiz su gibi damarlarımıza çektiğimiz bir Hindistan maceramızı arkamızda, fotoğrafları belleğimizde, güzel duyguları kalbimizde tutarak 06 Mart 2019 da döndük yuvamıza.
Bu içsel ve dışsal yolculuğumuzda bize profesyonel destek veren Cicerone Travel’a , Hindistan ayağı olan Horizon Company ye, bize rehberlik edenlere, şoförlerimize, artılara, eksilere ve eksiklere rağmen Hindistan’ı Nepal’i olduğu gibi kabul etmeyi seçen, uyumla el ele verip, yüzlerimizdeki tebessümü paylaştığımız, yürekli yol arkadaşlarıma canı gönülden teşekkürü bir borç biliyorum. Yolunuz, yolumuz kalbimiz hep açık olsun dileğimle….
Buraya gelmeden önceki gezi noktalrımızı buradan okuyabilirsiniz.
Nepal, Jaıpur, Agra, Delhi ve Rishikesh
Yeşim Güralp
Yoga Eğitmeni Nefes Terapisi Hipnoterapist