Geldikkk Nepal Katmandu Ya

Geldikkk Nepal Katmandu Ya ..

dav

dav

20 Şubat ta Nepal – Hindistan macerasını yaşamak üzere çıktık yola İstanbul dan. 21 Şubat ı gösterirken takvimler, biz de 03: 20 gibi  hareket ettik heyecanla bizi neler beklediğini bilmeden.

Ben daha önce Hindistan’a gitmiş biri olarak gene de heyecanlıydım bu yeni macera için. Çünkü ilk gidişimdi Nepal’e. Yıllardır hayalini kurduğum ülkeye doğru yol almaktaydık. Rahat ve güzel bir uçuşun ardından yaklaşık 14.00 civarında, tabi ki Nepal saatine göre 14:00 , havalimanına inmiştik. İnmesine indik ama bir türlü çıkamadık limandan. Bitmeyen prosedürler zinciri. Öyle kolay çıkılmıyor yani diyeceğim. Uçakta dağıtılan immigration belgesinden başka bir de dijital ortamda gerçekleştirilen bir form dolduruyorsunuz. Çok sıra olduğu için biraz bekleniyor tabi. Bu durum için uçaktan oyalanmadan inmek iyi bir çözüm olabilir. Bu formda adınız soyadınız gibi soruların  yanında kalacağınız otel ya da adres, mesleğiniz,  nereden gelip nereye gideceksiniz gibi sorular var. Adres bilginiz yanınızda olsun, bu bilgileri de girdikten  sonra 25 USD lik vize ücretini ödeyip 2 gişeden daha geçtikten sonra nihayet 15.30 da aracımızla buluşabiliyoruz. Bu arada Türkiye saati 12.30  u gösteriyor.

21 Şubat 2019 Perşembe

Otelimiz olan Park Villa’ya varıyoruz ki bir cümbüş bir cümbüş… Otelin bahçesind

fbt

e bir düğün seremonisinin adeta kına gecesi gibi bir durum  söz konusu. Tabi bu mevsim  için bu manzaraları görmek normal. Bavullarımızı bıraktık ve bizi almaya gelen rehberimiz Java ile ilk olarak kalan zamanımızı iyi değerlendirmek için gittik Maymunlar Tapınağı da denilen Swayambhunath Tapınağına.

Bu stupa yani mabed Katmandu yu tepeden gördüğünüz bir alana kurulmuş. Katmandu, adını Katmandu vadisinden almış ve üç ayrı merkezden oluşuyormuş. Katmandu, Bhaktapur ve Patan. Yol boyu anlatıyor rehberimiz Katmandu’yu.

Maymunlar tapınağına çıktığınızda bir çanak gibi oluşmuş olan Katmandu yu görebiliyorsunuz. Burası bir Budist

şehri. Çok sayıda stupa denilen mabedleri var. Bunlardan en önemlilerinden biri Swayambhunath. Tibetli Budistlerin en uğrak yerine girdiğinizde siz sevimli maymunlar karşılıyor. Nepal de maymunları kutsal saydıkları için bu mabedde çoğalmalarına orada yaşamalarına müdahele edilmemiş. 5. Yüzyılda yapımına başlanmış ve Budist ve Hindular tarafından tamamlanmış olan bu tapınağı ziyarete gelenler şifalanmak için geliyorlarmış. Çıkarken etrafıma

 bakmaktan sayamasam da 365 basamaktan oluştuğunu öğreniyoruz. Doğu ve batı kapısı var. Yürümekte zorluk çekerim diyenler için diğer bir kapısına arabayla çıkabiliyorsunuz.

Çıkınca dikkat çeken ilk şey dört köşesi olan dört yünü temsil eden ve her yönde Buda’nın gözlerini ve altında sarmal şeklinde ki burnunu görüyorsunuz. Ağız yok, kulak yok.

fbt

Bu stupanın her görselinin bir anlamı var. Dediğim gibi dört yönde Buda’ nın gözleri her an her yeri görebildiğini, burnu yön bulma duygusunu ve birlik bilincini, ağzı olmaması konuşmamanın zihin üzerindeki olumlu etkilerini, kulaklarının olmaması ise, algıyı dışarıdan içeriye doğru çekmek gerektiğini, başın üzerinde yükselen 13 altın basamak, aydınlanmanın basamaklarını, en üstteki lotus ise nirvanayı temsil ediyor. Her basamakta küçük buda heykelleri var. Nişlerin içinde 108 adet buda heykeli yer alıyor. Kapısı olmayan bu stupalara sadece monklar yani Budist keşişler girebiliyormuş. Her yerde 5 renkteki  bayrakları görüyorsunuz. Nepal’in simgesi haline gelen bu beş renk beş elementi sembolize ediyor. Budistler için 5 elementin yaşamın içinde ki önemi büyük.

Hava kararmaya başlarken  biz de otelimize dönüyor, sabah kahvaltıdan sonra buluşmak üzere rehberimizden ayrılıyoruz. Ertesi gün görülecek çok yer var. Hem yol yorgunluğumuz atalım hem de yarına hazır olalım.

Park Villa güzel mutfağı ve konforu olan bir otel. Tepelik bir alanda olduğumuz için yayla havası var buralarda.

dig

Oldukça serin oluyormuş demek ki bu mevsimde. Odamızın  manzarası da pek güzel. Karşımızda Himalayalar ve eteklerinde stupa olan manzaralı bir odaya yerleştik. Şimdilik iyi geceler;)

22.02.2019 Perşembe

Sabah kahvaltımızın ardından Java ile otelden ayrılıyoruz. Rehberimiz Java komik ve enerjisi güzel bir delikanlı. Güler yüzüyle hemen bize bir alkış yöntemi gösteriyor. Enerjimizin yükselmesi için başlıyoruz hep birlikte clap clap clap 😉

Yol boyunca şehri gözlemlerken bir çok kişinin tozdan dolayı ağızlık kullandığına şahit oluyoruz. Yerel giyimli insanları pek göremiyorsunuz çarşıda. Burası Hindistan’dan çok farklı bir yer. Dükkanlar  sabah 10:00 da açılıyormuş. O yüzden trafik sakin oluyor 10:00 a kadar. Yoğun trafiği olsa da Hindistan kadar gürültülü değiller. Hatta rehberimiz Jav a ’’ biz Hintlilerden daha sakin ve kibarız ‘’ didavyor 🙂

Bu ülkede profesyonelsen iyi para kazanırsın diye cevap veriyor geçim kaynaklarını sorduğumuzda.  Doktor, avukat, mimar, mühendis, bankacı ya da iyi bir turizmci, öğretmenler rahat yaşar diyor. Halk genelde çok fakir. Bu ülkenin de para birimi rupi. 1 usd 112 rupi ediyor. Ne çok pahalı ne de çok ucuz bir ülke burası.

dav

Yol boyunca Budist keşişleri görmek mümkün. Dünyanın en büyük stupası yani Budist tapınağı olan Boddhanath Stupa’ya gidiyoruz . Burası Budistlerin hac merkezi. Her Budist hayatında en az bir kere mutlaka ziyaret ediyormuş.

Çin’in Tibet’i istilasından sonra Tibet’lilerin yerleşim yeri olmuş bu meydan. O sebeple çok sayıda rahip görebiliyorsunuz. Stupada Budistlerin ibadetlerini gözlemliyoruz. Yere secde ediyorlar, sanırım 108 kere bu tekrarı yapıyorlar. Biz de bu stupanın etrafında  bir tur dönüyor, karşısında ki diğer manastıra geçerek içeride bulunan büyük çemberi saat yönünde çeviriyoruz. Bu çemberin üzerinde ‘’om mane padme hum’’ yazılı. Hacı olduk gene 🙂

Çok sevimli bir çarşısı var. Tibetlilerin sattığı hediyelik eşyaların satıldığı sevimli bir cadde. Buradan sonra rehberimizle birlikte Nepal için önemi büyük olan mandala okulunu ziyaret ediyor ve bir meditasyon sayılan mandala boyamalarına tanıklık ediyoruz. Onları seyretmek bile transa alıyor insanı. Denilen o ki Dalai Lama da bu okulu ziyaret edermiş. Burada öğrencilerin ve ustaların  yaptığı mandalalar var. Alışverişimizi yapıp bir kahveyi hak ettik diyerek mola verdik. Kahve molasının ardından bu sefer ki rotamız en büyük hindu tapınaklarından biri olan Pashupatinath  Tapınağına geçiyoruz Boddhanath tapınağından.

Bagmati nehrinin kıyısında bulunan bir hindu tapınağı bursdrası. Bagmati,  Hindistan için Ganj ne ise Nepal için bu nehrin anlamı öyle büyük. Bu tapınak tanrı Shiva’ ya adanmış. Hindu olmadığımız için biz içeri giremiyoruz. Kenardan bir yerden tapınağın bir kısmını görebildik.  Sonra geçiyoruz ölü yakma seremonisinin yapıldığı nehir kenarına. Bir yerde ölülerini yıkamak için kadınlı erkekli olan bir grubu, diğer yandan yıkanmış ve çiçeklerle süslenmiş, sandal ağacı yağları sürülen yakılmaya hazır ölüleri görüyorsunuz. Bir değişik ruh hali içinde izliyorsunuz olup biteni. Nasıl bu kadar köklü inançları var diyorum bizlerin kabullenmekte zorlandığı olayların içinde gördüğüm zaman onları. Hindistan’dan biraz farklı bu ölü yakma ritüeli . Bizim seyretmemize izin veriyorlar. Kadınlar bulunabiliyor eşlerinin cenazelerinde.

Bu seremoniyi seyrettikten sonra tapınağın bahçesinden çıkarken yol boyunca oturmuş naga-saduları ve saduları görüyoruz.

Naga sadular kendilerini Lord Shiva’ya adamış, yüzlerine ve vücutlarına sürekli yakılan ölülerin kalan küllerini süren, zevk ve maddi dünyadan uzak durmayı tercih eden , özel güçlere ulaşmış olduğuna inanılan adanmışlardır. Ölümlü beden deneyiminden çıkıp bir daha dünyaya gelmeyeceklerine yani mokşaya ereceklerine inanıyorlar. Aileleriyle bile bağlantıyı keserek insanlardan ve genelde Himalayalarda mağaralarda madde dünyasından oldukça uzak yaşıyorlar.

Tabi her gördüğünüz naga sadu ya da sadu gerçek dindar değil, dilenmek için bu görüntüye giriyorlarmış. Onlarında çakmaları var yani anlayacağınız.

Bu ülke de tibet çanları çok ünlü. Bizi bir atölyeye götürüyor Java. Büyük çanlar var aklım kaldı aslında. Ama çok büyük deyip almadım. Sonra ya bırakmayın alın oradan bir tane sonra bulamıyorsunuz aynılarından. Pirinç ve farklı madenlerden yapılmış kasenin içine su konuluyor ve ahşap bir sopa kase etrafında döndürülüyor. İçinde ki titreşimin etkisiyle fokurdamaya başlıyor.

Bu görüntüde diyor ki anlatımı yapan kişi, bedenimizin de büyük bir bölümü su. Bu çanı kullandığında aynı şekilde bedendeki suda böyle titreşime giriyor ve çakrasal dengelenme oluyor. Yani bir şifa aracı sayılıyor bu çanlar.

SAMSUNG CSC

Görebileceğimiz ne varsa gördük diyerek Durbar Meydanı’na doğru yol alıyoruz.   Burası Basantapur Durbar meydanı olarak yer alıyor. Yerli dilde Durbar kral demekmiş. O sebeple buraya Kral meydanı deniyor. Katmandu da eski 3 şehrinin de Durbar meydanı var. Hepsi Unesco Dünya Mirası listesinde . şimdi gezdiğimiz en büyük ve en ünlü olanı. Burada Nepal’in geleneksel mimarisine tanıklık ediyoruz.  Ben biraz Antalya da Kaleiçi’ne benzettim burayı.

Zamanında buraya hep hippiler gelmiş. Bir çok kişi onları uyuşturucu için geldiğini düşünse de aslında onların geliş amacı ruhsallıklarını keşfetmekmiş denildiğine göre.

Yürürken değişik insan manzaraları görüyoruz. Küçücük evler, boyunuzdan kısa kapılar, bir boşlukta öylece oturan çocuklu kadınlar, çıplak uyuyan çocuklar, çocuk keşişler, yolda rastladığımız bir Nepal dans gösterisi, bir ritüel, bir sürü özel ve güzel görüntüler.

Burada bina ve tapınaklarda 2015 depreminin izlerini görebiliyorsunuz. Ülke ekonomisi iyi olmadığından daha yeni yeni toparlanıyorlarmış. Gözüm burada satılan hediyelik eşyalarda kalıyor ama zaman kaybetmemek ve nasıl olsa gene görürüz diyerek hızla yaşayan Tanrıçayı görme ümidiyle Kumari’nin evinin olduğu yere gidiyoruz.

Yaşayan tanrıça da ne Yeşim diyenlere; Nepal de sayısız Tanrı ve Tanrıça var, hadi onlara alıştık ta bir de yaşayan Tanrkumari-goddess-nepalıçaları olduğunu duyuyoruz. Kumari, deniliyor bu Tanrıçaya. Durum biraz şaşırtıcı ve düşündürücü benim açımdan.

Üst kasta ait aileden küçük kız çocuklarını ailelerinin izniyle alıyorlar. Aile izin veriyor  çünkü onlar için bir lütuf tanrıça kızı olması. Bu kız çocuklarının  bazı özellikleri olmalı. İri eşek gibi gözleri, hiç bir yerlerinde yara bere, iz,şaret olmaması vs.  Bu özelliklere sahip çocuklar belli bir takım aşamalardan geçerek alınıyor tanrıça aday adaylığına. Java nın anlattığına göre, 32 elemeden geçtikten sonra sıra geliyor  sonuncusu  olana,  çocuklar bir akşam bir evde yalnız bırakılıyorlar, tabi çocuk daha onlar yaşadıklarından korkuyorlar her ne yaşıyorlarsa artık ruhani olarak, sabahı gören en cesur Kumari oluyor. Özel eğitime tabi tutuluyor. Hiç bir yerinin zarar görmemesi lazım. O sebeple hep kucakta taşınıyor. Her gün  öğretmen gelerek eğitimi burada sağlanıyormuş. Bu durum ergenlik çağına girene yani mens dönemine kadar sürüyor. Düşünsenize bir dönem tanrıçasınız sonra normal ev kadını ne ürkütücü. Bir de bana göre işin psikolojik kısmı var. Aileler mutlu, gururlu tamam da o çocuk sokak yüzü görmeden oynayamadan büyüyor. O kısım ne olacak peki. Bir de erkekler Kumarilerle evlenmiyorlarmış, inançlarına göre Kumari ile evlenenin ömrü kısa oluyormuş. Bir güzel tarafı varkumari evikumari evi ömür boyu devlet onlara ev veriyor ve maaş bağlıyor. He bu arada yaşadıklarını kimseyle de paylaşamıyorlar. Büyük sır onlarla kalıyor yani. Her şehir de bir Kumari var ama burada ki en önemlisiymiş. Eğer şanslıysanız size görünür dedi rehberimiz. Evinin önüne gittik bekledik çıkar mı diye. Bu arada sesleniyor bizim rehber’’ Kumariiii’’ diye. Bizim gibi turistler var bekleyen sanki şans ölçer gibiyiz orada derken bir sessizlik ve kırmızılı Kumari gösteriyor yüzünü bize. Bir iki  üç hop geri çekiliyor. Belki 12 yaşında bile değil henüz, kendine has makyajı donuk bir yüz ifadesi var. Nadir görülecek  bir durumun içindeyiz. Şans bizden yanaymış. 😉  Nepal’de olmak büyük bir şans benim için zaten. Maalesef Kumari’ yi görüntülemek yasak artık kartpostallardan ya da Google amcadan alırız bir görüntü. Evin bahçesinin kapısında 2 aslan var biri dişi biri erkek. Kumari’yi koruduğuna inanıyorlar. Şimdi Kumari Kumari dedik

dav

te nereden gelmiş bu kumaricilik onun hikayesine bir göz atalım.

13. yy da başlayan bu uygulamaya göre Kumari seçilen çocukta Tanrıça Telaju’nun enkarne olduğuna inanıyorlar. Destana göre; Malla kralı Tanrıça Telaju ile odasında her akşam gizli gizli oyun oynarmış. Tanrıça Telaju nun isteğiyle Kral bu durumu karısından saklar saklamasına da bir gün karısı görüverir onları bir arada. Telaju buna sinirlenir ve Kral a der ki; ”beni bir daha görmek ve ülkeni korumamı istiyorsan ben Nevaların Shakya ( Siddartha’nın soyundan olan üst kasta ait bir aile) dan bir kız çocuğunun bedeninde enkarne olacağım.”O zamandan bu yana Kumarilik başlamış anlayacağınız.

Valla Nepal’in bu kadarcık yerinde ne çok şey var bakakaldığımız. Şaşırmamak elde değil. Nepal’ e hayranlık duyanları şimdi anlayabiliyorum. Yolları, tozu, dumanı, hava kirliliğini çoktan unutturuyor gördüklerimiz.

Değinmeden edemeyeceğim Kumari için 1500 rupi, Durbar için de 1000 rupi ödüyoruz. Bilginiz olsun. Öyle bedava değil bu güzellikleri görmek 🙂

sdr

Çok yürüdük, arada kahve molası verdik, güldük sohbet ettik ve acıktık tabi ki. Ve geldik en hareketli yerlerinden bir olan Thamel’e.  Burası İstanbul’un İstiklal Caddesine benzeyen bir yer. Mağazalar, barlar restorantlar olan bir cadde. Kendimize güzel bir restoran bulup oturup afiyetle İtalyan yemeğimizi yedik. Ertesi gün Hindistan’a uçacağımız için döndük otelimize. Otelde ki ambiansta gayet güzeldi. Canlı müzik vardı bahçede. Biraz oturup odalarımıza geçtik.

23.03.2019 Cuma

07.00 de yola çıkacağımız için erkenden uyandık ve aracımızı beklemeye başladık. Bir aksilik sebebiyle gelemeyen aracımızdan ötürü atladık taksiye kara trafiğinde uça uça vardık havalimanına. Uçarak diyorum gerçekten burada şoförlerde bir uçma isteği var sanki. Bir de bizi yetiştirecekleri için ayrı bir uçma isteği ..

Gördüğüm ve deneyimlediğim her şey için teşekkürler Nepal-Katmandu rehberimiz Java ve bu ülkenin mistik insanları. Jaıpur’ a doğru yolumuz açık olsun…..

Yazının devamında da Hindistan’ı anlatıyor olacağım şimdilik hoşça kalın..

Yeşim Güralp

Yoga Eğitmeni Nefes Terapisti Hipnoterapist

5DM40067

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.