”Anne, deprem olursa Tanrı bizi kurtarır mı?” diye soruyor küçük çocuk annesine. Bu soru karşısında bocalayan anne ”okulda mı öğretiyorlar size bunları?” diye kaçamak bir cevap veriyor. Ben de durumu kurtarmak adına mı bilmem ama ”depremde Tanrı bizi gelip kendisi kurtarmaz, ama bize kurtulmamız için akıl ve zeka vermiş. Kendimizi koruyalım ve hayatta kalabilelim diye.” diyorum.
Bu konuşma güzel bir hikaye getiriyor aklıma;
Bir şehirde sel olur ve herkes kaçmaya başlar. Bir adam önce üst kata çıkar, kayıkla yakınları yaklaşır ve adama ” gel hadi boğulacaksın yoksa sular çok yükseliyor”derler. Adamın cevabı ise ”ben tüm ibadetlerimi yaptım bugüne kadar. Siz gidin Tanrı beni kurtaracak” olur. Sular daha da yükselir, adamcağız aynı umutla en üst kata çıkar. Bu sefer bir helikopter yaklaşır ve ”haydi ne bekliyorsun gel, boğulacaksın” derler. Cevabı aynıdır. ”Tanrı beni kurtaracak” ve kaçınılmaz sonuç olur. Adam ölür ve Tanrı’nın karşısına çıkar. ”Bugüne kadar sana inandım dinimin ve inançlarımın gereği her ibadetimi yaptım, neden beni kurtarmadın?”
Tanrı’nın cevabı ise şöyledir. ”Sana o kayığı ve helikopteri gönderen kimdi?
Tanrı kendisi gelmez, içsel zeka ve akıl vermiştir bize. Depremden kurtarmaz ama kurtulmamızı sağlayacak güç içimizdedir, bundan önceki ”wrong number” yazımda da bahsettiğim gibi, herkes kendi gücüne inanmalı.
Tanrı’yı bir yerlerde aramak yerine içimize dönüp baktığımızda, ne kadar bizimle olduğunu görürüz. Hayat işaretlerle doludur. O işaretler ise bize Tanrı tarafından gönderilmiş işaretlerdir. Farkındalıkla baktığımız zaman hayatımıza, o işaretlerde Tanrı’nın kendisini gösterdiğini anlayabiliriz.
Kişisel Gelişim Uzmanı-Nefes Terapisti-Yoga Eğitmeni Yeşim Güralp
