Sus

”Sus artık ağlama, yoksa sevmem seni.”

Annesinin, uçak yolculuğundan sıkıldığı 2-3 yaşlarında ki çocuğuna söylediği bu sözler duyduğum anda kalbimi sızlattı. Üstelik uçaktan indik, servisle beş dakika sonra çıkıştayız. O beş dakika daha susamıyor o anne. Çocuk kensidini bildiği yoldan ifade etmeye çalışıyor. Anne de onu sevmemekle tehdit ediyor. Ne için? Hayatı boyunca belki de bir daha hiç karşılaşmayacağı insanlara  karşı mahçub hissediyor kendisini, egosu onu öyle konuşturuyor. ”Çocuğumun sizi rahatsız ettiğinin farkındayım bakın elimden geleni yapıyorum” mesajını iletiyor bilinçaltımıza. Bilmiyor ki çocuğun ağlaması değil susturulma şekli üzüyor bizi.

Bugün susan, susmanın çözüm olduğunu düşünen, bir sözlü saldırıda kendisini savunamayan, kendisini ifade edemeyen, ağlayamayan, hakkını arayamayan insanlar bu ve benzeri cümlelerle büyümüş insanlardır.

”Amann alt tarafı bir cümle büyüyünce unutur” diye beklerseniz biraz uzun süre beklemede kalacaksınız demektir. Hayatımızı bilinçaltı, ona depoladıklarımız, kayıtlarımız, bir nevi içimizde ki çocuk yönetir. Temizlenmeyen her negatif duygu, gölge gibi hayatımız boyunca bizimledir.

Acaba o çocuk kız ya da erkek; erkekse daha vahim tabii, ağlamak istediğinde gözyaşlarını içine mi akıtacak.? Farkında olmadan hep o cümle onu engelleyecek mi ağlamak istediğinde? Ya da kendisini ifade etmek istediğinde cümleler içinde mi tepinecek, çıkmak yerine? Susmanın makbul olduğunu mu düşünecek hayatı boyunca?. Belki de çok bağıran birine dönüşecek. Ne olursa olsun anne o çocukta bir hasar yarattı, bizler de o hasarın istemeden de olsa yardımcıları ve şahitleri olduk hiç tanımazken bile birbirimizi.

Hayat ne tuhaf değil mi? İyi ya da kötü olarak; hep tanımadığımız, tanıdığımız insanlar hayatlarımızın üzerinde etkili oluyor. Birbirlerimizin hayatını şekillendirebiliyoruz. Bunun üstesinden gelmenin bir yolu var. Gene konu geliyor farkındalığa. Ne yaşıyorsak, ne duygular içindeysek sebebi bu günümüzde değil belki de taa derinlerde, çocukluğumuzda. Neyi neden yaşıyoruz onu bulmamız gerekiyor.

Kendini gözlemle, ne zaman konuşmak istediğinde susmayı tercih ediyorsun ve kendine sor ”neden susmayı tercih ediyorum, konuşursam ne olur, en son kendimi ne zaman ve nasıl ifade edebildim? Kendine sorduğun her soruda cevapları bulacak ve olumsuz duygundan özgürleşme şansına sahip olacaksın.

Hayat ”desinler” diyerek kendimizi başkalarına kanıtlamaya çalışarak  ya da ”demesinler” diyerek korkuyla yaşadığımız anlardan ibaret oluyor bazen, bazılarımız için.

Sus! Sadece konuşmanın faydası olmadığı için değil. Sadece daha çok dinlemek ve öğrenebilmek için.

Sus! Söyleyeceklerin başkasını kıracaksa, kendine o konu hakkında düşünme payı bırakmak için.

Sus! Mevlana’nın dediği gibi ”Söz gümüşse, Sükut altındır” ilkesini benimsediğin için.

Susma konuş, hakkını arayabilirsin, duygularını anlatabilirsin, istemediğin şeyler için hayır diyebilirsin, istediklerini söyleyebilirsin.

Anneler , babalar çocuğunuz konuşurken bırakın kendisini ifade edebilsin. sonuna kadar dinleyin ne demek istediğini anlatsın. Bugün sizin yanınızda bu olguyu kazanabilir. Güçlü bir birey yetiştirebilmek için onları dinleyebilmek ve bu konuda cesaretlendirebilmek gerekir.

Konuşma özgürlüğümüzü her yerde, her şekilde kullanabilmemiz dileğimle…

Kişisel Gelişim Uzmanı-Nefes Terapisti-Yoga Eğitmeni Yeşim Güralpom ve ben

Bir cevap yazın

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.