Mutluluğun Reçetesi

Mutluluğun reçetesi olsa nasıl olurdu acaba?

heaaMutlu olma kavramını hepiniz bilirsiniz. Sadece sürdürebilmekte zorlanılıyor zaman zaman. Önemli olan mutluluğu daim kılacak bilgiye ve sürekliliğe sahip olmaktır. Bilgi var, peki süreklilik nerede? İşte konumuz mutluluk ve daima mutluluk…

Mutluluğun reçetesi dediğimde liste başını pozitif düşünce biçimine sahip olmanın önemini anlatmakla başlamayı tercih ediyorum. Büyük ihtimalle sizlerin de bildiği şeylerden bahsedeceğim. Amacım bilgilerinizin altını çizmenize yardım etmek.

Mutluluk, yolun sonundaki varış noktan değil, yolun kendisidir. Yaşadıklarını gözardı etmeden ”rağmen mutluyum” diyebilmektir.

Mutlu bir yaşam için önce pozitif bilince sahip olabilmek gerekir. Hayatta her şey her zaman yolunda gitmiyor. İstediklerimiz her zaman gerçekleşmiyor. Hayat her zaman bize istediklerimizi vermiyor. Yolda bir taş parçasına takıldık diye koca bir hayat yolunu gözden çıkarmamalıyız diye düşünüyorum.

Dünya gezegenine deneyimler yaşamak için gelen ruhumuzun enerji kaynağı sevgi ve mutluluktur.

Mutluluğu içinde yükseltmek zor değildir aslında. Sadece bazı düşünce alışklanlığı yaratmak, küçük çözümler küçük mutlulukları, küçük mutluluklar bir arada olunca kendiliğinden var olan mutluluğu getirir.

*Pozitif düşünce biçimine sahip olmak mutluluk yolunun önemli parke taşıdır.

*Her neye sahipsen olduğu kadarı için şükret ya da teşekkür et.

*Değer bilincini yükselt. Bu dünyaya geldiysen bu sistemin önemli ve özel bir varlığısın ve sen değerlisin.

* Hayata, zorluklara, yaşananlara inat gülümse. tüm varlığınla birlikte..

*Kendini fark et; demek istediğim yeteneklerine ve sahip olduğun güzelliklerine yoğunlaş, sahip olduğun tüm güzel değerlerin, üzerini parlat. Nasıl mı? Örneğin burnunu beğenmiyorsun ama gözlerini güzel buluyorsun. Burnunun eğriliğine değil gözlerinin güzelliğine odaklan ve bunu hatırlat kendine ve burnunu o şeklide kabul et, sev.

*Kendinden memnun ol ve daima bu memnuniyeti hatırla.

*İyi yönlerini geliştir.

*Kurban olmaktan vazgeç. Geçmiş, yaşananlar sana kendini hatırlatmak istediğinde ona kulak vermek yerine bugününe yoğunlaş. Sen gereken dersleri, öğretileri al yoluna devam et. Dün dünde kaldı.

*Keşkeleri bırak iyi ki’lere odaklan.

*Olmak, yapmak, sahip olmak istediğin şeyin hayalini kur. Kocaman hayaller..

*İstemediğin şeyleri yapmak zorunda değilsin. Hayır demeyi öğren.

*Zihnini sakinleştir. sporu yogayı meditasyonunu hayatına dahil et.

*Az ama öz düşün. Her düşünce senin enerji kaynağını tüketir.

*Düşüncelerinin gerçeklere dönüştüğünü hatırla.

*Korku ve endişelere yüz vermeden yaşamayı ilke edin kendine.

*Başkalarının ne düşündüğünü önemsemek yerine kendi kararlarına önem ver.

*kendini sev kendine değer ver

*ne istediğini bil

*gülümsemek için kendine sebepler yarat.

*her gün on dakika derin nefesler  al, yaşamı çek içine tüm güzellikleriyle.

*sarıl sevdiklerine öyle bir sarıl ki mutluluk hormonların dans etsin içinde.

Sonuç olarak kendine değerlerine sahip olduklarına hayatına sahip çık. İçinde ki çocuğu keşfet.

Bu yaşam senin için bir ziyafet yeri. Her türlü nimetin olduğu, sevdiklerinle paylaşacağın bir ziyafet sofrası. Hayatın tadını çıkar, fazla önemsemeden ve teferruatlara takılmadan.

Sen izin vermezsen kimse seni mutlu edemez. O sebeple mutluluğu başkasının sana vermesini bekleme.

*Ne yaparsan yap içine sevgini kat :))

Sevgi ve mutlulukla kalmanız dileğiyle,

Kişisel Gelişim Uzmanı Yeşim Güralp 

Kişisel danışmanlık almak ya da öngörüşme yapmak için 0537 435 80 04 ten ulaşabilişrsiniz.
IMG-20160309-WA0010

Mutluluğun Reçetesi” üzerine 2 yorum

  • Yeşim Hanım, sitenize başka bir şey ararken ulaştım. İnsanların mutluluğu için çalışmanızı saygıyla karşılıyor, ayakta alkışlıyorum. Önerim arkasındaki felsefeyi de iyice öğrenerek bu işi sürdürmeniz… Anlaşılan doğu felsefeleri ile aşinasınız. Öyleyse dualite (zıdların bütünlüğü) kavramını biliyor olmalısınız. Sanskritce adı ile Advaita. Zıd zannettiğimiz her şey, aslında bir elmanın iki yarısıdır ve öbürü olmadan, diğeri var olmaz. Bunu biliyorsanız, positif düşünce diye bir kavramın ancak negatif düşünce ile var olabileceğini biliyor olmalısınız. Modern psikolojinin büyük aldatmacalarından biri, bardağın dolu tarafını görmek. Oysa, dolu ancak boş ile var olabilir ve onu çağrıştırır. Tek çözüm; ”bir bardak ve bir miktar su”… Seçmeden, bölmeden ve yargılamadan yaklaşmak… Yarım doğrular, bizi ”hakikât”ten uzaklaştırır.. Sevgilerimle

    • merhaba süleymen Bey. Dediklerinize katılıyorum. Bardağın boş tarafını görmekten gelemeyiz. zıtlıklar birbirini tamamlar ve hayatta her şeyin bir zıttı vardır. Siyahın varlığını beyazın varlığı belirler. Yaptığım bilinçaltı çalışmalarından da gördüğüm şey duygu-düşünce-davranış üçlemesinden birini değiştirmemizle birlikte diğer alanları da değiştirebildiğimizdir. O sebeple negatife takılıp kalmak yerine; bedenimizin dopamin-serotonin salgısını arttırmak için pozitif düşünceye ( negatifi yok saymadan) hayatımızda yer vermemiz gerekir.Teşekkür ederim. Saygılarımla.

Yeşim Güralp için bir cevap yazın Cevabı iptal et

E-posta hesabınız yayımlanmayacak.